15 Eylül 2011 Perşembe

Aurelio'nun Görevi (Ve Hoşbulduk)




Önce bir selamla başlayalım da...

İki yıllık Golsüz Eşitlik Blog günlerinin ardından soluğu Şanlı Beşiktaş'da aldık. Oraya vedanın sebeplerini belki 100 kez anlattım zaten. Gelinen son nokta, blogdaki Galatasaraylı bir arkadaşın -busker- ekşi'de şunu yazması oluyor. Ekşi'deki yazar hesabından da haberim yoktu he, herhangi biri yazdı sanmıştım. Sonra tesadüfen bizim busker'in olduğunu öğrendim. Hayır, hiç de haber vermedi şakacı. eheh. Hayırlı işler. Reklam neyin alırsınız.

Geçtiğimiz sezon bir aralar bayağı tartışılmıştı Aurelio. Açıkcası genelin "korkak oynuyor" eleştirisine karşılık beğeniyordum ki o zaman şöyle bir yorum getirmiştim: bkz: Aurelio'nun Görev Tanımı. Bu rolde oynayan Aurelio, sahanın en kilit adamlarından biri olmaya devam eder.

Oradaki görsellere benzer durumları gördük bu akşam yine. Carvalhal'in geçen maçı (Eskişehir Deplasmanı) göz önüne alarak bu değişikliği yaptığını düşünmek işime geliyor. Yapılması gereken, güzel bir tedavi yöntemi olmuş. Eğer bunu düşünerek yaptıysa büyük artı yazarım gönlümde hoca'ya. Tabii sahada Schuster'den hatıralar görünce de duygulanıyor insan. Selamlar Dayı.

"Üçlü orta saha, nasıl güçlü orta saha olacak?" sorusuna ben cevap veremiyorum. Necip'i hiçbir şey olmasa -ki çok şey var- evlat kontenjanından yedek yapamam. Ernst'in gücü kesin lazım. Fernandes'in oyununu geçtim, duran top ekstrası var. Aurelio da bu üçlünün her ikisinde bir arkadaki adam olması lazım gibi. Veli'yi kanatta değerlendirmek daha mantıklı desek. Bir de henüz görmediğimiz genç bir arkadaş var.

- Neydi adı güntekin?
- Alves?

Hocaya kolay gelsin.

Almeida gol atınca ayrı seviniyorum yalan değil. Gözümde bir Bobo kadar "can" değil ama sevimli adam işte. -aldatıyormuş hissi yaşatıyorsun Bobo. Vicdansız Figer- Edu'nun ayakları donalıyordu. Hele attığı golde bir acayip. A takıma yeni çıkmış çocuk heyecanı yaşadı adeta. Quaresma orta sahada topu aniden terse çekince biz ev ahalisi bile terse yattık. Fernandes temiz oynasa daha iyi diyorsun da, tarzı olan topçuyu izlemeye doyamıyorsun işte. Pozisyon başına 3,2 oyuncu çarşı pazar gezdiriyor. Necip ilk yarıda etkili olamasa da, ikinci yarıda kanat bindirmeleri vs ile üzmedi yine. Koçum benim. Yola devam. Dön baba Ekrem, ters kademeler; aman. İsmail ikidir iyi şeyler yapıyor. İstikrar ile tanışırsa Delinho'nun adı anılmaz artık, herhalde, umarım...

Gollere takım olarak seviniyoruz da golleri takım olarak atamıyoruz sanki. Bireysel anlamda iyi işler çıkaranlar var; hakkını yemek olmaz. Ama takım olmak ısrarla büyük eksik. İleride forvet, geride defans yalnız kaldıkça üzülüyor insan. Takım olmak...

Blogdaki ilk yazı böyle güzel skora nasip oldu. Devamı da gelir inşallah. -zor görünüyor- Twitter'dan uzağız da blogda bonservisi Sefa'ya verdik. Göbekli orta saha olur benden. Güzel top dağıtırım, bi' guti kadar olmasa- Sahi bir de Guti vardı! Du' bakalım. Şimdilik oylar Marco'ya. Oynayan kapsın formayı. Guti de kırıcı olmasın, kapsın formayı, hak etsin.

Yolumuz açık olsun Kartalım. 300 lira taksitle, peşin fiyatına, 1800 lira ile kesitler elimizi, ayağımızı. TV başından bakarız biz de. Aramıza %35 zam ile girenlerin gelmesin iki yakası bir araya.

Saf Sevgimize zarar verenler kavuşamasın sana. Yazıklar olsun bir kez daha yeri gelmişken. Şereftir seninle -TV başından bile olsa- bu yolda yürümek. Neyse. Hoşbulduk tekrar.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder