30 Eylül 2011 Cuma

Siftah


Hepinize merhaba, bu güzel ekibe bugün katıldım. Buradan size ilk seslenişimi gerçekleştiriyorum. Yani “SİFTAH” yapıyorum...

Dün gece çok zorlu bir deplasmanda grubumuzdaki 2. Maçımıza çıktık, çoğu duyguyu aynı anda yaşadık. Sevindik, gururlandık, heyecanlandık son düdükle beraber ise üzüldük… Ama asla başımız öne eğilmedi.

Maçın geneline baktığımızda çok koşan, atak varyasyonları gerçekleştiren, iyi ve başarılı pas yapan, yardımlaşan yani kısacası uzun süredir aradığımız Beşiktaş’ı bulduk sahada. Stadtaki Kartal Yürekli kardeşlerimiz gibi iyi de başladık ilk düdükle beraber. Kolektif oyunumuzun neticesini aldık 15 dakikada, bunu da sezon başından beri belki 90 dakika bile görev almayan “görev adamının” ayağından 1 golle süsledik. Ama maalesef çok geçmeden yüzyılın klişeleri arasına giren, Türk takımlarının genel özelliği olan duran toplardan gol yeme hastalığımız ortaya çıktı. Fransız Hakem’in de ev sahibine olan yardımlarını azımsamak ayıp olur.

Adeta içindeki gerçek kimliği ortaya çıkaran, tamamıyla olamasa da kısmen takım oyununa adapte olan, aldığı her topta rakip savunmanın yüreğini ağzına getiren Quaresma, savunmada her geçen gün üstüne koyan savaşçı kimliğiyle Egemen ve Ada’ya hiçte yabancı olmayan fakat oynadığı futbolla rakiplerini yabancı bırakan Fernandes maçın yıldızlarındandı bana göre. Elbette eksiklerimiz hatalarımız da vardı.

2006 yılından beri Potters’ların başında olan Pillus’un elindeki minimum malzemeyle maksimum düzeyde iş çıkarması takdiri hak ediyor, fakat bu kadar Norveç vari futbol anlayışıyla; sadece hava hakimiyeti merkezli ataklar bir süre sonra insanı bu güzel oyundan soğutuyor. “Küstah” Crouch ve sahada sadece taç atma görevi verilmiş Delap’da bu yapının mihenk taşlarından biri tabi ki.

Carvalhal’a gelince, ülkeye ayak bastığı günden beri eleştirmekten bıkmadığımız bu adamı dün geceden beri yere göğe sığdıramayanları görmek çok ilginç, daha dün bazı oyuncuları kadro dışı bıraktığı için birçok kesimden küfürler yiyende bu adamdı. Bir gece de ne değişti? Köstek olmak yerine destek olmaya çalışsak belki güneşli günlere yaklaşmamız daha kolay olur. Eminim ki Metris’teki o 3 güzel insan da benimle aynı düşüncedeler.

Çok buruk bir geceydi hepimiz için, istediğimiz her şeyi yansıttık sahaya ama olmadı, başaramadık. Futbolun her kategorisinde gerisinde kaldığımız İngilizleri evlerine yine mutlu gönderdik. Unutmayalım bu maçın bir de rövanşı var, maç Avrupa da değil(!) belki ama, bize coğrafya fark etmez. Son olarak Schuster döneminde izlemeye alıştığımız anlayışın daha disipline olmuş halini görmek beni memnun etti, mutlu olmak için devamını görmeyi umut ediyoruz. Belki puan alamadık ama güneşli günlere ulaşma yolunda yaptığımız ilk “SİFTAH” oldu...

Not: İlk yazım olması dolayısıyla sizi sıktıysam kusura bakmayın. Gelecek yazımda görüşmek üzere, esenliklerle kalın…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder