27 Şubat 2013 Çarşamba

Basketbol Günlükleri 10 - Son 90 Saniye


Rakip Fenerbahçe. Son 90 saniye oynanacak. İki takım moladan dönüyor. O manzara sanırım ömrüm boyunca aklımdan silinmeyecek basketbol anlarından biriydi. Fenerbahçe sahaya dönüyor, sanki bütün oyuncular maça yeni başlıyormuş gibi güçlü. Beşiktaş sahaya dönüyor, herkes 40 dakikadır oynuyor gibi bitmiş halde. Tutku falan adelesini tutarak geliyor. Oyuncu sürelerine baktım. İki takım da 11 oyuncusunu kullanmış. FB'de 11 oyuncunun hepsi en az 10 dakika süre almış. BJK'de 8 oyuncu en az 10 dakika süre almış. (Cemal, Can ve Minard 10 dakikanın altında kalanlar)

Bu verilerin üzerine Tutku ve Muratcan'ın sakatlıktan döndüğünü koyun. Ewing'in maç içinde sakatlandığını yazın. Hakemlerin rezil performansını yazın. Hele Tutku'nun daha oyuna girdikten 5 dakika sonra takım arkadaşlarına "koşamıyorum, yakın oynayın bana" tarzı seslenmesini koyun. Bu mağlubiyetin normal olduğu kadar, geri dönüşün güzel olduğunu; olası galibiyetin epik olacağını düşünelim. Kritik maçlarda, kritik anlarda kaybetmeye alışan takım var bir de. Her kaybedilen maçta takım daha iyi oynuyor ama her defasında yük ağırlaşıyor. Erman Kunter reklam panosunu tekmeliyordu bir ara. O "çok rahat duruyor kenarda, bir hırs yok" dediğiniz adam da bu noktaya geldi. Hani ciddi bir yıpranma var artık. Sonumuz merak konusu. 

Beşiktaş bu akşam daha fazla isabetli şut kullandı, daha çok asist yaptı, daha çok ribaund aldı. Ancak 10 adet daha fazla top kaybı vardı. (17-7) Bu da sezon özeti şimdiden.

İhsan Bayülken çok doğru bir tespit yaptı geçenlerde. "Beşiktaş gibi sorunlar yüzünden geç oluşmuş ve sezon başladıktan sonra yapı değiştiren takımın antrenmanda öğrenmesi gereken çok şey olur. Beşiktaş bunları maçlarda öğrenmeye çalışıyor." gibi şeyler dedi. Gerçekten öyle. Kunter de bu maçtan sonra benzer şeyler dedi zaten.

Pazar günü genel kurulda (umarım Beşiktaş adına tarihinin en önemli kurulu olacak anacağımız gün) yönetime Basketbol AŞ konusunda yetki verildi. Önümüzdeki sezonun planlanması o çerçevede yapılacak. CEO sorusu var herkesde. Benim en önemli adayım Kunter'di. Saha içi kadar dışını da bilen adam. Pazarlamasına kadar bu sene uğraştı; Koçluktan çok CEO'luk işini yaptı. (Sözer varken mecburen) Ancak kendisi istemiyormuş saha içini bırakmayı. İhsan Bayülken adı geçiyor. Kunter ile ilişkisindeki denge açısından sıkıntılı olabilir ama bekleyip görmek gerek. CEO mevkisi, "yarın koç kovulursa yerine geçecek kişi" olmazsa şubenin ayrılması çok önemli atılım olacaktır.

Bu arada Ewing'in 4-6 hafta arası sakatlığı açıklandı. Çok kötü düşmüştü zaten, beklediğim gibi oldu. Hani alttan gelen bir Kartal Özmızrak var guard rotasyonuna girebilecek. Onun da sakatlıktan çıktığını söyleyeyim. Milli Takıma davet edildi gerçi. Bir 5-8 dakika arası süre alabilir umarım.

9 Şubat 2013 Cumartesi

Gattuso'nun gençliği: Veli Kavlak

Bugün: İlk pas hatası: 62. dakika
Bir asist, bir son anda çizgiden çıkarılan top. En çok mesafe kaydeden oyuncu. Sahada basılmadık yer yok. Formayı sıksan 0.5 lt pet şişe dolacak. Aynı mevkiide ismi X'le değiştirilen, milli takımda oynamadığı için olay çıkarılan adama kıyasla aldığı para 3'te 1'i. Yaptığı asist 6.

Veli canını senin.

3 Şubat 2013 Pazar

Geleni "Allan" Kaleci

Başlığa aldanmayın bu yazıyı McGregor'u yerden yere vurmak için değil aksine savunmak amaçlı yazıyorum.3 büyüklerin kalecilerinin 20 maçlık süreçteki performanslarını karşılaştıralım,

-Allan McGregor,18 maçta forma giydi,bu 18 maçta kalesine 79 şut geldi bunlardan 27'si gol oldu.Ortalama olarak her maç kaleyi bulan 4,4 şuttan 1.5'i gol oldu.

-Volkan Demirel 17 maçta forma giydi,bu 17 maçta kalesine 87 şut geldi bunlardan 23'ü gol oldu.Ortalama olarak her maç kaleyi bulan 5.11 şuttan 1.35'i gol oldu.

-Fernando Muslera 19 maçta forma giydi,bu 19 maçta kalesine 92 şut geldi bunlardan 23'ü gol oldu.Ortalama olarak her maç kaleyi bulan 4.84 şuttan 1.21'i gol oldu

İstatistiklere bakınca açıkça gözüküyor ki Allan McGregor,Volkan ve Muslera'nın arkasında kalıyor.Tabi konu istatistiklerden açılınca insanın aklına direk olarak Sir Alex Ferguson'ın meşhur sözü geliyor.Açıkçası ben istatistiklere inanan ama onun diğer verilerle de desteklenmesi gerektiğini düşünen biriyim.O yüzden bu 3 kalecinin bir de maliyetlerine ve oynadıkları takımların savunma anlayışlarına da göz atalım..

Allan McGregor'ın hepimiz maliyetini biliyoruz aslında bonservisi yok ve yıllık 1.200.000 € alıyor.Fernando Muslera'nın ise 6.750.000€+Lorik Cana karşılığında bonservisi alındı,toplam olarak 11-12.000.000 € sadece bonservisine verildi,yıllık da 2.000.000€ garanti ücreti var.Volkan Demirel'in bonservis bedeli şuan 8.000.000 € olarak belirlenmiş durumda alt yapıdan yetiştiği için Fenerbahçe'ye maliyeti sadece yıllık ücreti oluyor o da 2.500.000 €,bu bile Beşiktaş'ın McGregor'a verdiğinin iki katından fazla.

Bir de takımların defans anlayışlarına bakalım.Fb'nin stoperler arasında sorun olsa da 3 tane süpürücü orta saha ile oynaması defans anlayışının bizden çok daha iyi olmasını sağlıyor,zaten bu yenilen gol sayılarına da yansıyor.Gs için ise savunmasının çok da iyi olduğunu söyleyemeyiz,özellikle geçen sene burada Muslera ön plana çıkıyordu fakat bu sene bu form grafiğini yakalayamayınca Gs'nin yediği gollerde ve bazı kurumlar tarafından puan kaybetmesi engellenemeyen maçlarda iyice ortaya çıkmış oldu bu form düşüklüğü.Beşiktaş'ın defansını anlatmaya gerek yok sezon başından beri defansta oyunu tutmayı bilen iyi yer tutup rakip takım ataklarını savurabilen tek bir oyuncu olmadan oynuyoruz zaten bunun da ceremesini yediğimiz gollerle çekiyoruz.

Bir diğer önemli etken ise McGregor'ın ülke dışındaki ilk deneyimi olması ve sezonun ilk yarısında çocuğunun yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle sürekli ülkesine gidip gelmek zorunda kalmasıydı.

Tüm bu veriler karşısında McGregor'ın ilk sezonu için biraz da basının verdiği gazla acımasızca eleştirildiğini ve bu eleştirilerin çok da mantıklı olmadığını düşünüyorum.