19 Nisan 2011 Salı

Muhammed Demirci Tam Saha Röportajı


Türkiye onu henüz 11 yaşında televizyon ekranlarında Maradonavarî hareketleriyle tanıdı. Hemen ardından da Barcelona'ya transferi gündeme geldi. Küçük omuzlarına yüklenen ağır şöhret yüküyle sendelese de yıkılmadı. Ege Kupası'nda ilk yarısı 2-0 geride biten Danimarka maçının ikinci yarısında yaptığı hat-trick, onun oyunu çevirme gücü hakkında fikir veriyor. 16 yaşında Beşiktaş A takımının da formasını giymeyi başardı ve sahada kaldığı 50 dakikayı unutulmazları arasına yazdı. Genç oyuncu yaşadıklarını ve hayallerini TamSaha'yla paylaştı.                                 

Futbola nasıl başladın?
Amatör kulüplerden İstanbul Gençlerbirliği'nin futbol okulunda başladım. Daha sonra 2006 yılının Mart ayında Beşiktaş'a transfer oldum ve lisansım çıktı.

2006 yılında futbolseverler seni televizyonlardaki görüntülerden tanıdı ve sonrasında Barcelona'ya transferin gündeme geldi. O günleri anlatır mısın?
Beşiktaş'ta oynarken, bilmiyorum yanlış mı oldu doğru mu oldu ama televizyonlara çıktım. Bence daha çok olumsuz etkisini gördüm. Nasıl çıktığımı da anlatayım; o zaman BJK TV ile Star TV aynı binadaydı. Star TV'nin spor sorumlusu beni BJK TV'de görmüş. Topla oynarken dikkatini çekmişim. Aynı akşam Telegol programına çıktım. Kulüpten veya çevremden kimsenin bilgisi dâhilinde değildi. Küçük olduğum için olumsuz etkisini daha çok gördüm. Üzerimde bir baskı oluştu.

Baskı hissettiğini söyledin. Peki, 2006 sonrasındaki süreç nasıl gelişti?
Evet baskı hissettim. Çevremde bana destek olan insanlarla bu baskıyı üzerimden atmaya çalıştım. İlk sezonumda yani 2006 yılında 1993 doğumlularla minik takımda oynadım. Diğer oyuncular benden iki yaş büyüktü ama buna rağmen sezon benim için çok iyi geçti. 2007 yılında da minik takımda oynadım. Aynı yıl Barcelona'ya denenmeye gittim. Barcelona yetkilileri daha öncesinde beni takip etmiş ama canlı da izlemek istemişler. Orada kaldığım 10 gün bana çok şey kattı. 10 günün sonunda tek başıma gelmem şartıyla beni almak istediler. Ama ailem tek başıma gitmemin uygun olmadığını düşündü. Ben de tabii ki bu karara saygı duydum ve Beşiktaş'ta devam ettim. Bu yıl da Beşiktaş'la 2013 yılına kadar profesyonel sözleşme imzaladım.

Barcelona'ya gittiğinde çok küçüktün ama hatırladığın, seni etkileyen bir hatıran var mı?
Bizi Barcelona-Liverpool Şampiyonlar Ligi maçına götürmüşlerdi. Barcelona dört senedir yenilmiyormuş ama o maçta Liverpool'a 2-1 yenilmişlerdi (gülüyor).

Millî formayı ilk olarak ne zaman giymiş ve neler hissetmiştin?
Millî formayı ilk defa Lüleburgaz'da oynanan Rusya maçında giymiştim. Çok heyecanlıydım, duygulanmıştım. Futbola başladıktan sonraki hayallerimden biri gerçekleştiği için çok mutlu olmuştum. Bir de golle başlamam mutluluğumu daha da arttırmıştı. Bu güzel duyguyu tüm futbolcu arkadaşlarımın yaşamasını isterim.

Manisa'da düzenlenen Ege Kupası sizin için nasıl geçti?
Bizim için ilk önemli turnuvaydı. İyi başladık, iyi maçlar çıkardık ve finale kaldık. Şampiyon olmak isterdik ama rakibimiz Fransa bizden daha iyi oynadı. Bize üstünlük sağladılar ve ikinci olduk. İlk turnuva tecrübemize rağmen bizim için iyi geçtiğini düşünüyorum.

Ege Kupası'ndaki Danimarka maçının ikinci yarısında çok iyi bir geri dönüş oldu. U16 Millî Takımımız 2-0 geriden gelip 4-2'lik üstünlüğü yakaladı. Hat-trick yaptığın bu maçın hikayesini anlatır mısın?
Danimarka maçı turnuvadaki ilk maçımızdı. Maçın ilk yarısında biraz uyum sorunu yaşadık. İkinci yarıda hocamızın bize söylediklerini tamı tamına yerine getirdik. Takım olarak çok hırslı başladık ikinci yarıya, kazanacağımıza çok inandık. Kimin gol atacağı önemli değildi. Çok pozisyona giriyorduk. Benim attığım golle şansımızı döndürdük. İkinci golü penaltıdan attım ama penaltıyı arkadaşımız yaptırdı. Tek başıma gol atmadım. 3-2 öne geçtiğimiz golü de ben attım ama takımca sevindik. Pozisyonu kalecimiz başlattı ve pası bir arkadaşım verdi. Maçın son dakikasında da Hasan Karakaş arkadaşımız dördüncü golü attı ve son noktayı koydu. Sonuçta maçı hep birlikte kazandık, tüm takım ve teknik ekip. Bu maçtan sonra takım olarak özgüvenimizi kazandık ve daha iyi maçlar çıkardık.

Kariyerinde daha önce hat-trick var mıydı?
Bu kadar önemlisi yoktu. Geriden geldiğimiz bir maç ve millî maç olması çok önemli.

Gelecek sene U17 Millî Takımı'nda oynayacaksınız ve UEFA'nın resmi maçları başlayacak. Ön eleme turundaki rakipleriniz de İskoçya, San Marino ve Makedonya. Gelecek sene için neler söylemek istersin?
Takım olarak her gün üstüne koyarak gidiyoruz. Millî Takım'da hocalarımız bize çok yardımcı oluyor. Her gün yeni şeyler öğreniyoruz. Gelecek sene daha iyi olacağımızı düşünüyorum. Fiziğimiz daha da gelişecek. Bizim için rakip önemli değil, her maçımıza aynı ciddiyetle hazırlanıyoruz. Abdullah Hocamız bize her zaman, "Tavla oynarken bile kazanmak için oynayacaksınız" diyor. Biz de her maçımıza kazanmak için çıkıyoruz. Seneye bence çok daha iyi olacağız. Avrupa Şampiyonası bizler için çok önemli bir tecrübe, inşallah elemeleri geçip finallere katılırız.

Yaşın ilerledikçe basının ilgisi yeniden artıyor. Bu sene devre arasında Beşiktaş A takımı ile kampa gittin. Takımdaki büyüklerinle ve dünyaca ünlü yıldızlarla kamp yaptın. Burada neler hissettin?
A takıma gitmek, her zaman televizyondan izlediğim oyuncularla kamp yapmak inanılmaz bir duyguydu, anlatmak çok zor. İnşallah hayal eden her genç futbolcu yaşar bu duyguyu. Zaten çoğu zaman etrafımı izleyerek geçirdim kampı, yeni şeyler öğrenmeye çalıştım. Örnek aldığım oyuncularla aynı ortamdaydım, benim için büyük bir şanstı. Kamp çok güzeldi ama bir gün hasta olduğum için iki antrenman kaçırdım. O gün çok üzülmüştüm.

Örnek aldığım oyuncular dedin. Kimleri örnek alıyorsun?
Guti'yi örnek alıyorum. Aynı mevkide oynadığımız için antrenmanlarda hep onu izliyordum. O da bana yardımcı oldu zaten, benimle ilgilendi. Dil sorunumuz olmasaydı daha da çok ilgilenirdi.

Gaziantep Büyükşehir Belediyespor'la oynanan Ziraat Türkiye Kupası çeyrek final ikinci maçında A takım kadrosuna alındın ve 16 yaşında Beşiktaş formasını giydin. O günü anlatır mısın?
Tabii ki çok heyecanlandım, bir o kadar da mutlu oldum. Unutulmaz bir gündü, unutulmaz bir 50 dakikaydı. Hayatımda geçirdiğim en güzel 50 dakikaydı… İnşallah A Millî Takım formasını da giyerim en kısa zamanda.

Genç oyuncuların her zaman A takımda oynama hayali vardır. Bu sene dünyaca ünlü yıldızların Beşiktaş'ta oynamaları sizi daha çok motive ediyor mu?
Tabii ki, A takım kadromuzun bu kadar iyi olması ve bu yıldızlarla aynı takımda oynama düşüncesi motivasyonumuzu artırıyor.

Günümüzde, Türk futbolunun en önemli yıldız adaylarından birisin. Beşiktaş taraftarlarına neler söylemek istersin? Hedeflerin neler?
İlk hedefim Beşiktaş A takımında ve A Millî Takım'da uzun yıllar forma giymek. Beşiktaş'ta kaptan olmak ve bugüne kadar kaldırılmamış kupalar kaldırmak istiyorum. Millî Takım'la da Avrupa Şampiyonaları ve Dünya Kupaları oynamak istiyorum. Bir de her genç futbolcunun Avrupa hayali vardır. Benim de hayalim Barcelona'da oynamak.

Ben de Barcelona'yı soracaktım. Barcelona'nın oyunuyla ilgili ne düşünüyorsun?
Söylenecek pek bir şey yok bence, oynuyorlar. Futbol oynuyorlar. Futbolun tarifi o bence.

Baskıdan bahsetmiştik, bugünlerde yine üzerinde bir baskı hissediyor musun?
Bugünlerde baskı yavaş yavaş azalıyor. Ben en çok arkadaşlarımla otururken bana özel ilgi gösterilmesinden rahatsızım. Bana ilgi gösterilmesi ve fotoğraf çekilmek istenmesi tabii ki beni mutlu ediyor ama arkadaşlarımla otururken olmasından rahatsızlık duyuyorum. Arkadaşlarımla olsa daha çok mutlu olurum. Arkadaşlarım beni tanıyor, yanlış anlamazlar ama çevredeki insanlar benim hakkımda olumsuz düşünebilir.

Yaşın itibariyle gelişim sürecinde olan bir oyuncusun. Sence eksik yönlerin var mı? Hangi yönlerinin üzerinde daha çok çalışman gerektiğini düşünüyorsun?
Bence yüzde yüz iyi olduğum bir yönüm yok. Her gün üstüne koymalıyım ve en iyi yönümü bile geliştirmeliyim. Ben de bunun için çalışıyorum. Eksik yönüm saymakla bitmez, çünkü daha yolun başındayım. Hocalarımdan ve arkadaşlarımdan her geçen gün bir şeyler öğreniyorum. Herkesin iyi olduğu bir yönü vardır ve el elden üstündür. Her şeyin günden güne daha iyi olacağını düşünüyorum.

Antrenörlerinin sana geliştirmen gereken yönlerinle ilgili söyledikleri var mı? Mesela iki ayağını da iyi kullanıyor musun?
İki ayağımı da kullanıyorum ama tabii ki sağ ayağım sol kadar iyi değil. Sağ ayağımı geliştirmem gerekiyor. Geliştirmeye de çalışıyorum. Bunun yanında bir de dayanıklılığımı arttırmak için çalışmalar yapıyorum. Sonuçta beklentiler büyük olduğu için çok çalışmam gerektiğini biliyorum.

Unutamadığım maç veya golün var mı?
Unutamadığım maçım bu sene Ege Kupası'nda oynadığımız Danimarka maçı. İlk yarıyı 2-0 mağlup bitirmiştik, ikinci yarıda 4 gol attık ve 4-2 kazandık. İlk 3 golü ben atmıştım. Takım olarak ikinci yarıda çok iyi oynamıştık. Unutamadığım golüm ise Galatasaray maçında Millî Takım'dan arkadaşım Yunus Emre'ye orta sahadan attığım gol (gülüyor).

Futbol dışında neler yapıyorsun?
Futbol dışında, idmanlardan sonra okula gidiyorum. Diğer zamanlarımı genellikle tesislerde geçiriyorum.

Kendini geliştirdiğin yabancı dil gibi konular var mı? Mesela Millî Takım kamplarında İngilizce dersleri veriliyor. Ege Kupası kampında dersinize girmiştim ve İngilizcenin iyi olduğunu gördüm.
Evet, okuldaki derslerin dışında da İngilizce dersi alıyorum. Bu yüzden Millî Takım'daki İngilizce dersleri daha rahat geçiyor benim için. Orada öğrendiklerimin de çok faydasını görüyorum. Millî Takım kamplarında öğretilen her şey kendimizi geliştirmemiz adına çok önemli. Sadece İngilizce dersleri değil. Her kampımızda mentör de bulunuyor. Futbol eğitimimizin dışında, kişisel gelişimimiz adına bu da çok önemli. Düşüncelerimizi ve konuşmamızı daha da olgunlaştırmamızı sağlıyor. Millî Takım'da her anımızı değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum; kamplarımız dolu dolu geçiyor.

Röportaj: Selim Şakarcan / TFF

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder