29 Kasım 2012 Perşembe

Unutmak istediğinizde, unutamazsınız.





21 Ağustos 2010 ve 28 Kasım 2012. Tarihler pek uzak değil hemen hemen 2.5 yıl civarı.


8 Ağustos 2010 akşamı El Madrigal'de Villareal karşısında Guti'li Quaresma'lı Beşiktaş'ın kalesini Rüştü'nün ısrarları sonucu alınan takımın o zamanki 3. kalecisi olan Cenk Gönen koruyacaktı. Herkes "acaba nasıl performans gösterecek?" diye merakla beklerken Villareal maça fırtına gibi giriyordu ancak Cenk Gönen maçın ilk 5 dakikasında 4 %100'lük pozisyonu kurtarıyordu. İlk yarı bitmeden 2-0 öne geçen Beşiktaş yedek oyuncularının girmesi ile birlikte oyunun son bölümünde oyundan düşüp 3 dakikada yediği iki golle sahadan beraberlikle ayrılıp penaltılarda kupayı Villareal'e teslim ediyordu. Maç sonu herkes Cenk'in Rüştü'nün en iyi olduğu dönemlerdeki zamanı andıran refleksleri maçın skorundan bağımsız olarak basında ön plana çıkmıştı.

Bu maçın ardından 1 hafta sonra ilk resmi maçı olan Plzen ile Beşiktaş kariyeri başlıyordu. Hiç anlam veremediğim ve ilk defa gördüğüm "kalede rotasyon" sistemi başlıyor ve ilk lig maçı olan Buca maçından sonra kaleyi Cenk'e emanet ediyordu Alman teknik adam.

Plzen maçından sonra içerideki ilk lig maçı olan 21 Ağustos 2010'da İBB maçında yine formayı alan Cenk ilk lig maçında takımın silik performansından ötürü maç sonunda pek de konuşulmaya değer bulunmayan bana göre ise önemli bir hata yapıyordu. 1-0 geride rakip kalede beraberlik golü ararken defansta büyük boşluklar bırakıyordu takımımız. Maçın duraklama anlarında Ferrari'den seken topta İbrahim Akın'la karşı karşıya kalıyor ve ceza sahasının yaklaşık 8-10 metrelik dışında topu üstünden aşırtmak isteyen İbrahim'e topun geçmemesi için ellerini kullanmaya çalışıyordu. Top o gün gol oldu. Bu hata unutuldu gitti. Cenk'te ardından gelen lig maçları ve Avrupa Ligi'nde Cska Sofia maçında sakatlanana kadar formayı hep aldı gerçi ama kalan performansı ayrı bir yazı konusu.























Ve dönüyoruz dün akşama 28 kasım 2012 McGregor'un ardından 2. kaleci olarak kupa maçlarında sahaya çıkan Cenk, Beşiktaş - Ankaragücü maçıyla tekrar formasıyla sahada. Bu kez skor 1-1 Hilbert'in hatalı pası sonucu Timur ile karşı karşıya kalan Cenk ceza sahasının 5 metre dışında  rakibinin üstünden aşırtmak istediği topu yine eliyle engellemeye çalışıyor. Fakat bu kez İBB maçından farklı senaryo olarak da bunu başarıyor. Hakem top Kaan'ın önünde değil de başkasının önünde kalsa maçı durdurup Cenk'i oyundan ihraç edecekken "bariz gol şansı sırasında eğer hakem avantaj uygularsa ve gol direkt olarak atılırsa, rakibin el ile oynamasına veya faul yapmasına rağmen, oyuncu oyundan ihraç edilemez fakat halen bir ihtar verilebilir."  kuralına istinaden hakem Kaan'a vuruş şansını veriyor ve hasbelkader top 30-32 metreden filelerle buluşuyor ve ağlara giden top belki de takımın maça -Cenk'in atılmamasıyla- dolaylı yoldan da olsa tutunmasını sağlıyordu.





















O gün 21 Ağustos 2010'tu bugün 28 Kasım 2012. Tarihler pek uzak değil hemen hemen 2.5 yıl civarı. Hata aynı hata Cenk aynı Cenk(!). 2.5 yıl arayla yapılan 2 aynı büyük hata. Cenk ASY'deki son derbi olan Galatasaray - Beşiktaş maçında Kewell'dan yediği hatalı gol sonrası Nietzsche'den alıntı yaparak "unutan iyileşir" demişti ve bu alıntısı çok konuşulmuştu.  Özgüveni Atletico Madrid maçından sonra iyice düşen Cenk'in artık bugünleri unutup iyileşmesi gerekiyor. Hakan Arıkan'ın Beşiktaş kariyerinin bitişine en yakın tanıklardan biri olarak kendisi henüz Hakan'ın takıma katıldığı yaş olan 24'te. Samet Aybaba'nın "Cenk'in önünde zaman var, iyi bir kaleci olacak" lafını unutmaması ve her gün daha da düşünmesi gerekiyor.

Nietzsche bir de derki "Unutmak istediğinizde, unutamazsınız." Kim neyi unutacak onu bize zaman gösterecek.

Feyyaz Balıkçı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder