9 Aralık 2011 Cuma

Carvalhal, Carvalhal, Carvalhal

Yazımın başlığını böyle imâlı yaptım ki, yazımın okunma olasılığı artsın. Çünkü Carvalhal'a karşı önyargılı insan sayısı Somali nüfusunun 5 katı.
Beşiktaş taraftarı olarak Yıldırım Demirören geldiğinden beri önyargılıyız. Sadece teknik direktör konusunda değil, her konuda böyleyiz.
Dünyanın en iyi teknik direktörlerinden biri olan Vicente Del Bosque geldi, yine kafalarda ''acaba'' oluştu. Beşiktaş tarihinin en iyi kadrosu oluştu yine ''acaba'' dedik.
Beşiktaş'ın çocuğu dediğimiz Tayfur Havutçu'yu teknik direktör yaptık yine ''acaba'' dedik. Bu kadar yıldızı yönetebilir mi dedik. Sesini yükseltebilir mi dedik. Gerçekten teknik direktörlük yapabilir mi dedik.
Carvalhal geldiğinden beri herkes tek bir açıdan bakıyor olaya. ''Bu adam bilmem kaç senede bilmem kaç takım çalıştırmış. Kötü bu hoca, pis,kaka.'' ama düşünmüyorlar ki, Quaresma gibi Carvalhal'de Beşiktaş'ı sıçrama tahtası olarak görebilir.(bu Beşiktaş'ı kullanıyor anlamına gelmesin.)
Hem Beşiktaş'ın başarısı için hem de kendi gelecekleri için ellerinden gelenin en fazlasını yapmaya çalışıyorlar. Geldiği ilk gün Türkçe öğrenmeye başlaması bile, bu işi yapmayı gerçekten çok istediğini gösteriyor.
Taraftarlar olarak maç sonrasında kafalarını yastığa koyduklarında ''biz bu hocaya haksızlık yapıyor olabilir miyiz?'' diye düşünmüyorlar mı? Geldiği günden beri, bu kadar sıkışık takvime(Beşiktaş maçlarını takip etmeye başladığımdan beri böyle sıkışık takvim görmedim) rağmen çok iyi bir sezon geçiriyoruz.
Derbilerde kötü oynayarak hakettiğimiz mağlubiyet tezini bile çürüttük bir nebze.
Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzon derbilerinden 5 puan çıkardık. Rakiplerimizden iyi oynamamıza rağmen.
Derbiler dışında Bursa deplasmanı, Manisa deplasmanı, Mersin deplasmanı. İşin tuhaf tarafı, Carvalhal korkak oynatıyor diyenler bilmeliler ki, Beşiktaş şu anda 22 gol ile ligin en çok gol atan takımı.
Carvalhal pis, kakacılar bilmeliler ki, Beşiktaş şu anda 13 puan ile ligin en fazla deplasmanda puan toplayan takımı.
Ama yine her maç sonu ''Tayfur Havutçu'' tezahüratları yapıyoruz. Üstelik ''Gündoğdu''dan önce. Buna rağmen her maç sonu röportajlarında Carvalhal,''umarım Tayfur aklanır. Benim inancım tam'' diyebiliyor.
Taraftar olarak hiç yapmadığımız bir şey. ''onların yerine, kendimizi koyamama'' Sen Beşiktaş gibi yüz yıllık bir takımın teknik direktörüsün ama hala taraftar sana GÜVENMİYOR.
Hala Tayfur'un arkasında 2.plandasın. Tayfur'un MAKETİNİN bile...(yazılarını son derece dikkatle ve beğenerek okuduğum arkadaşım Güven Ermiş'in dün yazdıklarını paylaşmak istiyorum.)
- Adın: Carvalhal...Doğum gününü kutlamaya hazırlanıyorsun, mumları söndüreceksin, çevrendekiler hep bir ağızdan "iyiki doğdun Tayfur" diyor..
Bu bile bir çok şeyi açıklığa kavuşturuyor.Ama yine maç sonları röportaj verirken gülerek yanıtlıyor soruları. Gol olduğunda belki de bizden daha çok seviniyor. Maç boyunca 1 dakika bile yerine oturmuyor. A2 maçlarını elinden geldiğince takip etmeye çalışıyor. Evet hataları yok mu? Tabii ki de var. Oyuna geç müdahale ediyor.
Bazen geç müdahale etmesi bile bize maçı kazandırıyor. Bursa deplasmanı, Manisa deplasmanı, Sivas maçı gibi.
Bence sorun Carvalhal değil. Sorun Yıldırım Demirören ve ona karşı olan güvensizlik. Bu taraftar ''koltuk ucunda'' maç izlemeye alıştı.
Dünyanın en iyi kadrosunu oluştursak bile bu güven kolay kolay kurulAmaz. Çok zor bir şey değil aslında fakat bu zamana kadar yapılanlar taraftar olarak yönetime güvensizliği arttırdı. Yazımı sonlandırırken, umarım anti Carvalhalcılar biraz da olsa güvenmeye çalışırlar bu adama. Gerçekten hak ediyor.

Sitede ilk yazımı Carvalhal için yazmak bile güzel bir duygu benim için. Onun her maç sonu mahçup bakışlarını görmekten sıkıldım. Her maç sonu ''acaba taraftarı mutlu edebildim mi? Acaba bana güvenirler mi?'' diyordur kendi kendine. Bir çok konuda ilk olan taraftarımız umarım Carvalhal'e güvenme işinide başarır.

Selametle.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder